top of page

Aslı Erdul Haziran 2018​

HALİS DİN YALNIZ ALLAHINDIR

Din; Allah Teâlâ tarafından vahiy yoluyla indirilen, insanları dünya ve âhiret saâdetine çağıran i’tikadî ve amelî bir nizamdır. Din; İslam, iman ve ihsandan oluşan hayat şeklidir; insanı inanç ve ibadet boyutu ile kuşatır. Dolayısıyla İslam’ın hayatımızda hem görünen bir şekli hem de görülemeyen yalnız Allah’ın vakıf olduğu batınî bir boyutu vardır. Allahü Teâlâ insanın zahirinin batınına, batının da zahirine uyumlu olmasını ister. Hz. Mevlana’nın dediği gibi ya olduğu gibi görünmeli insan veya göründüğü gibi olmalıdır. Allahü Teâlâ zatı dışındaki taleplerle yapılan ikiyüzlü davranışları ve amelleri ise redderder. Hak Teâlâ namazı İslam dairesine girmenin bir şartı sayarken; namaz kıldığı halde bununla riya (gösteriş) yapanları ilahi azab ile tehdit eder.[1] Hz. Peygamber (sav.) riyayı küçük şirk olarak tanımlayarak riya içeren amel farz ibadet dahi olsa bunun değersizliğini ifade etmektedir.

Riyakâr bir zihniyet dinin metalaştırılmasında önemli bir etkendir. Zira metalaştırma eğilimi dünyalık sevgisinin beslediği kötü bir damardır. Ve bu damar insanın Rabbine karşı samimiyetini kaybetmesine sebep olur. Samimiyetin kaybı ise kutsal olanı, dünya menfaatlerinin icab ettirdiği şekilde kar sağlayan bir ticarete kurban eder. Günümüzde manevi değerlerin de hem fert planında hem toplum planında gittikçe anlamlarının boşaltıldığını, dinin metalaştırıldığını üzülerek gözlemliyoruz.

Kapitalizm iğneden ipliğe en sıradandan en kutsala kadar her şeyi ticarete konu olan bir meta haline getiriyor. Örneğin geçmişin nefis terbiye metodlarından olan sema kapitalizmin elinde İslam adı altında ücretle yapılan bir mesleğe dönüştürüldüğünü görüyoruz. Yunus Emre’nin Eşrefoğlu Rûmî’nin ilahi aşk ile kaleme aldığı şiirler, ilahiler ciddi saz gruplarıyla lüks otellerin iftar şenlendiricileri olarak kullanılır oldu.

Din Samimiyettir

Din Allah’a karşı samimiyettir. Dinin içinde yer alan tüm ibadetler Hak namına ve yalnız Hak için eda edilir. Eda edenler de bunun karşılığında herhangi bir ücret talep etmezler. Nitekim önderlerimiz rehberlerimiz bize bu ahlakı öğretmişlerdir. Kur’anda tüm peygamberlerin söylediği şu kıymetli söz dinin Allah’a halis kılınması gerektiğine çok güzel bir örnektir. “Ey kavmim! Bunun karşılığında ben sizden bir ücret istemiyorum; benim hizmetimin karşılığı ancak beni yaratana aittir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?” (Hud Suresi 51).

İnsanlar amellerininin karşılığını Haktan gayrisinden talep etmeye başladıkça dini değelerini de metalaştırmış olurlar. İnsanlardan açık veya gizli olarak onay, övgü almayı arzu etmek bu kabildendir. Yine ibadetleri fiziki faydaları için yapmak, veya meditasyon aracı olarak görmek veya ibadetleri dünyevi konumu sağlaştırmak ve makam uğruna yapıyor olmak da aynı anlamı taşıyan işlerdendir. Din bu değildir. Bu beklentiler dinin Allah’a halis kılınmasının önündeki peşin ücret engelleridir.

Kur’an-ı Kerim’de dini yalnızca Allah’a halis kılmak emredilmiştir. “Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekâtı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur’’ (Beyyine Suresi 5)

Müminler bilmeliler ki dini değerlerden dünyalık karşılık ummak ve yarar sağlamak ikiyüzlü davranışlardır. Hak Teâlâ bu tehlikeye karşı hepimizi gayet arı duru bir şekilde ikaz eder: ‘’Dikkat edin halis din Allah’ındır.’’(Zümer Suresi 3)


 

Özünde Allah’ın beğenisine sunulması gereken inanç ve ameller, açıkça ya da gizli bir şekilde insanların beğenisine sunuluyorsa o amelde riya kokusu var demektir. Riyayı ortadan kaldırmak amacıyla girişilen içsel mücahede ise, gerçekte kullukta ihlâsa sahip olmak amacıyla ortaya konan mücahededir. İhlâs nimetini elde edebilmek devamlı surette niyet ve amellerin Allah’ın rızasına muvafık ve mutabık olup olmadığının sorgulanmasını gerektirir. Niyetlerden başlayarak ameller neden; kimin için sorgularının süzgecinden geçirilmeli. Ben bu iş neden yapacağım; neden bu konuşmayı yaptım; neden bu işi tercih ettim; neden bu insanı eş olarak seçtim; neden kızdım vs Hakkın rızası merkeze alınarak kalb âleminde bu yoklamalar yapıldıkça ihlâsın hakikatine yolculuk başlayacaktır.

Tüm amellerin değerini iç âlemdeki ihlâs ( samimiyet) belirler. Düşünelim ki bize kalan gayet nadide bir yakut veya elmas yüzük var. Bu yüzük,  taşı gramda hafif olsa da pahada ağırdır, çok değerlidir. İşte ihlâslı ameller elmas bir yüzük misalidir. Nitekim nutk-u peygamberi de böyle vaaz etmektedir: “Allah katında amellerin en makbulü az da olsa devam üzere yapılanıdır.”

Amel az olsa dahi ihlâs ile yapılmış ise gösteriş içeren bir milyon amelden çok ama çok daha kıymetlidir. Gösteriş için yapılan ameller bu dünyada insanlar tarafından takdir edilse de ahirette serapa dönüşecek değersiz olacaktır. Nitekim Cenab-ı Hak (cc) ‘’Onların yaptıkları her bir ameli alır saçılmış toza çevirip değersiz kılarız’’(Furkan Suresi 23)buyurmaktadır.

Allah’ı İhlâs Suresi ile Tanımak

Din Allah’a nasıl halis kılınır? Dini Allaha halis kılabilmek kime kulluk ettiğini iyi bilmekten başlar. Allahü Teâlâyı bize en veciz şekilde İhlâs Suresi tanıtır. İhlâs suresinde belirtildiği gibi Rabbimizi tanırsak zorluk ve sıkıntı içinde bulunsak veya bu zorluklardan çıkıp refah seviyesine ulaşsak dahi dine bakışımızda, inancımızda hiçbir sapma olmaz. Çünkü biliriz ki O(cc) Ehaddır yani tektir O’ndan başka kalblerimizde gizlediğimiz niyetleri dahi görebilecek başka bir kudret yoktur. Allah tektir benzersizdir doğma ve doğurma gibi acziyetlere sahip değildir. Allah, Sameddir kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayandır, fakat ezelde ve ebedde her varlığın Kendisine muhtaç olup, Kendisine sığındığı Zâttır. Hiçbir şey ona denk ve benzer de değildir.

Allahü Teâlâ’yı tek ve benzersiz bilmek O’nu kendini tanıttığı esması ile tanıyıp tüm kusurlardan tenzih etmek, amelde ve niyette sağlam bir kaleye girmek demektir. Çünkü nasıl bir ilaha ibadet ettiğinizi bilirseniz acziyetinizin büyüklüğünü ve O’nu asla kandıramayacağınızı da bilirsiniz. Aklınızda ve kalbinizde Allah inancı ne kadar safsa yaptıklarınızda da o kadar samimi olursunuz. İhlâs, en şiddetli düşmana karşı kalkandır. “Samimi kulların hariç, insanların topunu kesinlikle yoldan çıkaracağım.” yeminine karşı ihlâstan başka sığınılacak kale yoktur. Rabbim hepimizi ihlâsa erdirdiği kullarından eylesin.

 

[1] . ‘’Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki  Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar’’(Maun Suresi 4-6)

bottom of page