Müslüman Nasıl Olmalı ?
Kıymetli kardeşlerim
Cihanşümul dinimiz,yüce İslamiyet,yani bütün insanlığı içine alan İslam.
İslam son din,ekmel din,kıyamete kadar biz insanlara hitap edecek din.
Koyduğu ölçüler,vazettiği kanunlar,tavsiye ettiği anlayışlar öylesine cihanşümul ki,tek semtin,bir muhitin,belli bir coğrafyanın değil;bütün insanlığın idrakine cevap verir,ölçü koyar.
Bundan dolayıdır ki yeryüzü İslam’a susamıştır.İslamın bu cihanşümullüğünü bilen,gören alimlerimizin tutum ve tavırlarını da aynı genişlik ve büyüklükte tespit etmekte Yüce Mevlana’dan daha dar bir sınır çizmemektedirler.Ne demiş büyük veli “ Gel, ne olursan ,gel”
“La tanetü min Rahmetillah- Rahmet-i İlahisinin vasi ve büyüklüğüne göre söylenmiş olan bu kelam her harfi ile İslam’ın cihanşümüllüğünü yeryüzüne haykırmakta,ilan etmektedir.Büyüklerimizin “Nasibimiz kadar aldık Elhamdülillah.” Dedikleri gibi bu ilahi davetlerden de herkes nasibi miktarı istifade etmiş, layık olduğu ölçüde müstefid olmuşlardır.
Artık dünya bir köy şekline gelmeye yönelmiştir.İnsanlar birbiriyle yüzyüze gönül gönüle olmak üzeredirler.Hiçbir mesaj gizli kapaklı kalmamakta,dünyayı tek günde rahatça dolaşmaktadır.
Üstazımız Muhammed Necati Hz.’ne “Somuncu Baba, Camii Kebir’ in dört kapısından çıkmış,kendini sevenlere elini öptürmüş .”demişler. Üstaz da “Dört kapısı varmış,onlardan çıkmış., kırk kapısı olaydı onlardan da çıkardı buyurmuş.
Bizler bile internetten bir kanal ayırdık.Dilimiz döndüğü nispette , peyderpey sohbet, sual – cevap gibi dünyaya faydalı olmaya çalışıyoruz.Şimdi üstazın dediğini de geçti, kimbilir kaç bin kapıdan çıkılacak veya faideli olunacak.
Öyleyse mesajına güvenenler kendilerine sınır çizemezler.Kapalı kapılar arkasında tutmak manasına gelen bir darlık ve tutuculuk içinde olamazlar.
Allah Teala’dan (cc) almışlardır yine O’nun rızası için dağıtacaklardır.İlmin zekatı dağıtmaktır.Nasıl zekat parayı çoğaltırsa; verilen, taksim edilen ilim de çoğalır.Zira insan okurken öğrenmez, okuturken de öğrenir.
Madem İslam cihanşümüldür,kimseden korkmasına , çekinmesine gerek yoktur.Allah Resulü (sav) Efendimiz “Hain olanlar korkar.”buyuruyor.Müslümanın kime, ne hıyaneti olabilir ki korksun ?Müslümanda hıyanet yok, hidayet var.Müslümanda beddua yok, dua var.”Hubbül vatan , minel iman - Vatan sevgisi imandandır.” Öyleyse Müslüman da devletin bekası, Müslümanlığın ve bütün insanlığın selameti için tadarru ve niyaz var.Müslüman bilir kendi al bayrağı göklerde dalgalanmadığı zaman o memlekette Cuma namazı kılınamaz.Bu nedenle Müslüman da devletin beka ve tealisi için tedarru ve niyaz var.
İslam Allah’ın (cc) inayeti ile tüm insanlığa mesajını sunacaktır.Hemen bir akıl idrak izan sahibine tebliğini takdim edecektir.Korkup, çekinebileceği tek bir hükmü , kaidesi yoktur.
Böylesine sağlam ve sarsılmaz İslam’a sınır çizmemek ,cihanşümullük icabı olan hoşgörüyü, müsamahayı beraberinde götürüp bütün insanlığa ulaştırmak gerekir.
Zira Cenab-ı Hakk Musa’ya (AS) bile Firavun’a dinini tebliğ için kavli leyin emretmiştir.Yani yumuşak olmasını ..Bunu yapmayacaksa yanına Harun’u almasını söylemiştir.
Yeter ki İslam’ı tebliğ etme durumunda ve görünümünde olanlar Cihanşümul İslam’ı yöresel hale getirmesinler.Kendi münzevi ve mahalli idrak ve anlayışlarını cihanşümul İslam’ın gereği gibi göstermesinler.Madem cihanşümuldür,kendilerini koza böceği gibi dar kalıplara hapsedip, fayda yerine zarar yapmasınlar.Çünkü şair
Dindarı severim,
Dini darları sevmem.
Demiş.
İşte bunun için Müslüman hoşgörülü toleranslı,müsamahakardır.Çünkü hoşgörüyle irtibat kurulur,hoşgörüyle mesaj sunulur.İrtibat kurma , mesaj sunma derdi olmayanlar kendi özel dünyalarının icabını cihanşümul İslam’ın gereği sanabilirler.Bunları da normal görebiliriz.Zira hoşgörünün bu da bir gereğidir.Elbette cihanşümul İslam’ın yöresel tebliğcileri bulunacaktır.
Sahabe-i Kiram işin öncülüğünü yapmış, yani tebliğ hususunda çok gayret sarfetmişler.Uzak yerlere gitmişler, günlerce hatta senelerce kalmışlar.Geriye dönmeyenler bile olmuş.Oldukları yere defnedilmişler.
Bu büyük hizmet kıyamete kadar, böyle devam edecektir.Çünkü Allahu Teala’nın her kulu bu vazife ile görevlidir.Her Müslüman bildiğinin alimi, bilmediğinin talibidir.Bildiğini, bilmeyen kardeşine öğretecek; bilmediğini gidip ehlinden alacak..Bu böyle beşikten mezara devam edecek.Böyle olursa müsterih olabiliriz.Vazifenin yapıldığı ,huzurunu tadabiliriz.Yoksa buna hakkımız olmaz.
Cenab-ı Halık- Zül Celal Bizleri de vazifelerini tam manasıyla yapan bahtiyar kullarından eylesin.Amin ve bi hürmeti Taha ve Yasin velhamdülillahi rabbil alemin.
(Hasan Hüdaverdi Burkay (ks) Hz’nin Mev’iza-i Hasene 4 Kitabı’ndan yazıya geçirilmiştir.)