top of page

CENNET KAPILARI, YAPILAN İBADETLERE GÖRE AYRILMIŞTIR

Dünya üzerinde mevkiler olduğu gibi, ahiret aleminde de mevkiler vardır.Dünya, ahiretteki mevkiimizi belirleyeceğimiz  iki yönlü bir çalışma yeridir.İnsan dünyaya sade yemek-içmek, nefsini tatmin etmek için gönderilmemiştir.Rabbimiz Kur’an’da beyan buyurduğu üzere insanları ve cinleri ancak O’na kulluk etmesi için  yaratmıştır.İnsanda var olan ruh , buna delildir.Ruhunuzu yiyip içerek eğlenerek vb işlerle doyuramazsınız, o hep bir boşluk hisseder, hep arayışta ve mutsuzluk hududunda gezer. Ruh, maddi gıdalarla doyurulamadığından Rabbini bulamamış, hakikati idrak edememiş her kul; tatminsizlik girdabında döner durur.

 

Ruhun ihtiyacı, yalnız geldiği kaynağadır.İnsanın esas iştiyak duyduğu merci, kendi ruhumdan üfledim diyerek aslımızı belirten Rabbinedir.Aciz ve fani olan insan, Rabbiyle bütünleşme yolunu kendi aklıyla bulamayacağından, Rabbimiz kuluna bu yolu bizzat seçtiği resullerle göstermiştir.Ruhumuz Rabbine iman ederek ; O’nun seçtiği ve terbiye ettiği Resulune bağlanarak aslına dönebilir.Peygamber Efendimiz (s.a.v) , bedenen nasıl yaşamamız gerektiğini, nefsimizi nasıl terbiye edeceğimizi ahlakımızı nasıl güzelleştireceğimizi, neye ne kadar değer vermemiz gerektiğini kısacası bilmemiz gereken veya merak ettiğimiz her bilgiyi hayatı ile izah etmiştir.Burada yalnızca nefislerin terbiye edilmesinin yegane yolu olan ibadet mesaisi üzerinde durmak istiyoruz.

 

İbadet , disiplinli bir yaşamı tesis eder. Dünyamızın Allahü Teala’yı unutmadan yaşanabilmesi, ahirette mekanımızın cennet olabilmesi ,ibadetlerimizdeki gayretimize bağlıdır.Allah Resulu ibadetlere gereken ehemmiyeti vermemiz hatta bu konuda yarışmamız için pek çok müjde bildirmiştir.

 

 Ebu Hureyre (r.a)’dan rivayet edildiğine göre Resullah (s.a.v) şöyle  buyurdu:

 

’’Allah yolunda çift sadaka veren kimse, cennetin muhtelif kapılarından ‘’Ey Allah’ın (sevgili) kulu !Burada hayır ve bereket vardır diye çağırılır.Sürekli namaz kılanlar namaz kapısından, mücahidler cihad kapısından,  sadaka vermeyi sevenler de sadaka kapısından (cennete girmeye )davet edilirler.Ebu Bekir (r.a)  Anam babam sana kurban olsun ey Allah’ın Resulu gerçi bu kapıların birinden çağırılan kimsenin diğer kapılardan çağırılmaya ihtiyacı yoktur ama, bu kapıların hepsinden birden çağırılacak kimseler de var mıdır dedi.Resulullah (s.a.v) : ‘’Evet vardır.Senin de o bahtiyarlardan olacağını ümit ederim’’ buyurdu.

 

Yine , Sehl İbni SA’d (r.a) den rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu:’’Cennette reyyan denilen bir kapı vardır ki , kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek , onlardan başka kimse giremeyecektir……Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse giremez.’’Dünya ve ahiret mutluluğunun ikisini de elde edebilmek, sadece dünyada mümkündür.Ve bu saadetler ancak gençlikte elde edilir.Nasıl ki meslek edinme çabası ile çalışılıp iyi bir üniversite hedefleniyor ise, ahrette de iyi bir mevki için aynı oranda belki de daha fazla ibadete de gayret edilmelidir.İkisi bir arada olmalı.Gençliğin hevesleri, sistemin insanları rütbeye motiveye etmesi ahiret çalışmasını önemsiz gösterebilir.Bunlara kanmamanın formülünü  Efendimiz (s.a.v) ölümü çok anmak  ve Rabbimizi daima hatırda tutmak O’nu kalbimizde devamlı zikir etmek ile vermiştir.Bunlara riayet  Allah korkusundandır.Allah’tan en çok resullerin öğrettiği yola tabi olmak suretiyle yakın olmuşlar , O’na dost olmuşlar korkarlar.Eşrefoğlu Rumi Hazretleri Müzekkin Nufusu’nda şöyle anlatıyor:

 

‘’İyi bilin ki Allahü Teala’nın velileri (dostları ve yakınları) için hiçbir korku yoktur.Onlar mahzun da olacak değillerdir.(Yunus Suresi 62)

Şu halde bu korku nedir?Velilerin korkusu gider.Ancak Hak velilerinden şu korkular giderilir:

·         Dünya ve dünyada ne varsa onların korkusu

·         Cehenneme girmek korkusu

·         Cennete girmemek korkusu

 

 

Şu var ki Hak velilerinin gönüllerinde Allah korkusu baki kalır.Bu korku halkın korkusundan çok  çok fazladır.Zira ne kadar marifet ve kurbiyyet hasıl olursa,Allah korkusu da o nispette artar.Veliler Haktan gayriyi bilmezler.Dünyadan Haktan gayri kimseden ve hiç bir şeyden korkmazlar, yalnız Haktan korkarlar.Allahü Teala’dan korktukları için de gece-gündüz ibadet , taat ve mücahede üzerinde bulunurlar.Neylesinler ki, Hak Teala insanı çalışmak için yarattığını Kur’an-ı aziminde buyurmuştur:

‘’İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.’’Necm Suresi 39)

Sonunun ne olacağından korkan kişi daima Hak yolunu gözetir.Nefsinin başını daima mücahede çekici ile döver.’’

 

Evet bir gün gelecek ve sanki hiç yaşamamışız gibi adımız bu dünyadan silinecek.Fani olduğumuzu nefeslerimizin sayılı olduğunu muhakkak ama muhakkak bir gün bizlerin de öleceğini tefekkür ederek, dünyamıza olduğu kadar ahretimize de Peygamber Efendimizin gösterdiği usulleri ile çalışmalıyız.İçinde bulunduğumuz  bu mübarek günler Allah’a yakınlığı artırmayı kolaylaştıran günlerdir.

 

 

İbadetlerin lezzetini daha çok duyacağımız mükafatını daha katmerli alacağımız bu günleri Allah’ı unutarak heba etmeyelim.Müslüman olup ta iman etmemişiz gibi yaşamayalım.Allah Resulu’nun nasihatlerine müjdelerine kulak verelim .Yukarıdaki hadis-i şerifte belirtilen cennet kapılarının hangisinden çağrılabileceğimizi veya belki de çağrılamayacağımızı düşünelim.Bu kapılardan birine mutlaka adımızı yazdırmalı değil miyiz? 

bottom of page