top of page

Salihlerle Oturun

 

    Salih kimse denilince, insana dünya ve ahirette faidesi olacak , insanı saadeti ebediyeye sevk edecek , bunu temin için imanını takviye edecek kimseler akla gelmektedir.Zira insanın dünyada üç nevi dostu vardır.Bunun ilki , gördüğünde hatırlar hal hatır sorar görmediği zaman aklına bile gelmez.İkincisi varisleridir.Kabre kadar giderler. ‘’Dönüp mirasını taksim edelim’’derler.Bir de üçüncü sınıf dost vardır k, bu kimseler yukarıda ismini konu aldığımız Salih kişilerdir.

                       SALİH KİMSELERLE ÜLFET VE MUHABBET TEMİNİ DİN İLE OLUR..

       Cenab-ı Hak Ali İmran Suresi ayet 113-114 de mealen: ‘’Ehli kitabın hepsi eşit değildir.Onlardan dosdoğru İslam dini üzere olan ümmet vardır ki gece vakitleri Allah’ın ayetlerini okurlar ve onlar secdeye kapanırlar.Allah’a ve ahret gününe inanırlar, iyiliği emrederler ve kötülükten vazgeçirirler.Hayır işlerinde de yarışırlar.İşte bu özellikleri taşıyanlar Allah katında salihlerdir’’.buyuruyor. Bu sınıfın, insanlara bila tefrik faideleri olmakla beraber daha sıkı fıkı irtibat kurmuş kişilere dünya ve ahrette daha çok yararları dokunur.Onlar sevdiklerini ne unuturlar ne de kendileri unutulurlar.Bunlar dünya durdukça yaşarlar , daima rahmetle anılırlar.Bu zevatı kiramla ülfet ve muhabbet temin edebilme sebepleri muhtelif ise de bunların başında din gelir.Çünkü din , yardımlaşmayı ve Allah için sevişmeyi emreder. Dargınlığı, birbirine arka çevirmeyi yasaklar.

     İşte Salih kişilerin gönlüne girecek, dualarına layık olacak, himmetlerini umacak kimselerin onlar gibi olmaları, sözde değil özde bu işin tatbikçisi bulunmaları lazımdır.Çünkü Salih insan nefsini ıslah eden , temiz, bilgili bir kimsedir.Böyleleri Allah’a müteveccih olmakla nefhayı rahmanla doludur.Kelamlarında ilm-i hikmet bulunmakla herkes kabiliyetine göre ondan faydalanabilir.Onların sözleri bahar yağmuru gibi kuru kalplere döküldükçe hayat verir.

İksiri azamdır nutku ehlullah

Taşa değse anı safi zar eyler

Bir nazar eylese arifi billah

Çakıl taşlarını mücevher eyler.

 

Sevgili Peygamberimiz (sav) ‘’Cennet bahçelerinde oturunuz , meyvelerinden yiyiniz’’ buyurduklarında Eshab-ı Kiram:

_Cennet bahçeleri nedir Ya Rasulallah ? diye üç ayrı sefer sorduklarında şu üç cevabı vermişlerdir:

_Namazdır

_Zikrullah meclisidir.

_Muhabbetullahtır (yani Salih kişilerin meclisidir)

Bu hadisi şeriften anlaşıldığına göre , Salih kimselerle oturmak , onların sohbetlerinde bulunmak ve onlarla dostluk kurmak, cennet bahçelerinde oturmakla müsavi tutulmaktadır.

Ger dilersen bulasın iki cihanda devleti

Arifan ile cihanda eyle daim ülfeti

Cahil-ü nadan ile alemde etme sohbeti

Ya elinden ya dilinden bir zarar eksik değil.

‘’Ümmetimden Yedi Kimse Cennete Muhakkak Girerler:

Sevgili Peygamberimiz (sav) şu hadisi şerifleri ile de Salih kimselerin güzel vasıflarını özetlemektedir: ‘’Ümmetimden yedi kimse cennete muhakkak girerler:

1.   Tövbe eden genç

2.   Sadakayı gizli veren kimse

3.   Haramlardan kaçınan ve duha (kuşluk vakti namazını kılan kimse)

4.   Malı gitse bile;cemaatle bir vakit namazı kaçırmaya razı olmayan kimse,

5.   Allahü Teala’nın korkusundan gözleri yaşla dolan kimse

6.   Alimler ile beraber bulunan kimse,

7.   Allah için bir mümini seven ve ikram eden kimse.

         Hasanı Basri Hz ri , hayatında abdestsiz gezmemiş, 70 yıl bu adaba riayet etmiştir.Zamanın en büyük alimi olan bu zat bir gün bir mecliste anılarak ‘’Neden Hasan Basri bizim en büyüğümüzdür? Diye soruldu. Mecliste bulunan bir ulu kişi cevaben:

_         Bu zamanda cümle alem onun ilmine muhtaçtır.Dünyaya haris değildir.Arpa kadar olsun halka ihtiyacını bildirmez.Onun için kadri yücedir. Buyurdu.

Gurbete düşeli sevmişim seni

Yoluna koymuşum bu can-u teni

Lutfeyle kapından reddetme beni

Ayağının tozunu silmez miyim?

Bağdat Abbasi Halifelerinden Harun Reşidin oğlu El Me’mun bir gün meclisindekilere:

_Arkadaş dost üç kısımdır:Bir kısmı gıda gibidir ki ; onlara bazen ihtiyaç gösterilir.Diğer bir kısmı da hastalık gibidir, onlara asla ihtiyaç gösterilmez… demiştir.

Rasulu Ekrem sav : ‘’ Kişi dostunun yolundadır.O halde sizden her biriniz dost edineceği kimseye iyi dikkat etsin.’’buyurmuşlardır.

Dost Edinmek Bir İhtiyaçtır..

       Dost edinmek bir ihtiyaçtır.Dosttan görülecek iyilik ve faydalar hiçbir maddi fedakarlıkla elde edilemez.Hele dost, ilim irfan, züht ve takva eshabından ise , alınacak feyz, paha biçilemeyecek derecede kıymetlidir.

        Dostluk için akrabalık, komşuluk münasebeti, meslek ve yol arkadaşlığı gibi vesileler vardır.İyi dost sahibi olmak şüphesiz bir mazhariyettir.Yalnız dost ittihaz edilecek şahsın samimi, vefakar ve itimada layık olması şarttır.

     Bir adamın menfaat gayesi ile dost gibi görünmesi mümkün , hatta vaki olduğu gibi kötü ruhlu ve kötü ahlaklı olması da muhtemeldir.Bu gibilerle dost olmak çok defa zararlı hatta tehlikeli olabilir.Kötü dost , insanı ayartabilir ; alkole safahate , kumara alıştırabilir ve bir takım iğfallerle zararlı yollara sevk edebilir.Bunun için dost ittihazında çok dikkatli ve temkinli olmalı ve dürüst gibi görünenlere aldanmamalıdır.Az tecrübe ile dostluk anlaşılmaz.Uzun günler tecrübeden tetkikten geçirmek lazımdır.İkbal zamanında dost görünmek bir kıymet ifade etmez.Dost, kara ve felaketli günlerde belli olur.

Küçüklerin Arkadaşlıklarına Ebeveynler Dikkat Etmelidir..

     Küçüklerin birbirleriyle arkadaşlıklarında da ana babaların dikkatli ve itinalı bulunmaları gerekir.Küçükleri aldatmak daha kolay olduğundan rüşd ve tekamül devrelerine kadar korumalı ve herkesle arkadaşlık etmelerine müsaade olunmamalıdır.

    Ahlakı bozuk olanlardan uzak durulmalıdır.Huyu güzel olanlarla arkadaşlık tatlı olur.Tatlı olmak istiyorsan konuşmana dikkat et.İnsan faziletini konuşması ile gösterir.Akıl kendini, konuşma ile meydan atar.Bu sebepten ‘’az konuş, az ye, az uyu denilmiştir.Az konuşan öz konuşur, özlü söz tatlı olur, hoş olur.Kısa manalı ifade beğenilir.Sözün güzeli kısa ve delilli olanıdır.Mümin öz konuşur, açık konuşur.Açık konuşan , Allah, Resulu ve herkes tarafından sevilir. Her yapacağı iş hoşlukla olur ve gereken yardımı görür.Ağyarı yar tutmamak , bizi doğrudan saptıranları dost bilmemek ancak dini milli şuur hassasiyetine malik olmakla mümkün olur.

’Yaradana isyana çağıran bir mahluka itaat olunmaz’’

      Cenabı Hak Ali İmran Suresi ayet 118 de buyuruyor ki: ‘’ Ey müminler, din kardeşlerinizden başkasını (kafir ve münafıkları) dost edinmeyin; Onlar size fenalık yapmakta , fesat çıkarmakta kusur etmezler ve sıkıntıya girmenizi arzu ederler.Onların size karşı olan kin ve düşmanlıkları ağızlarından meydana dökülmüştür.Kalplerinde gizledikleri düşmanlık ise daha büyüktür.Onların düşmanlıklarına dair ayetleri açıkladık.Eğer düşünür ve anlarsanız.’’

      Bize milletler camiasında şahsiyet ve hürriyet veren , bizi yaşatan dini milli ruhumuzdur.Bu ruh mazi, hal ve atimize şamil , beka devam ve tekamül kabiliyetimize haiz olarak varlığımızın temelidir..Milli ruhumuzu esirgemek uğrunda, her fedakarlığı yapar ve onu yabancıların gizli ve örtülü her türlü bozucu faaliyetlerine karşı büyük bir hassasiyetle koruruz. Başka türlü devam eden ve beka mümkün değildir.Cenabı Hak iş bu ayeti celilesiyle ümmeti Muhammedi uyarıyor ve aklımızı başımıza alıp bütün açıklığıyla ortaya konan ayetlerinden istifademizi emir buyuruyor.

      Kur’an bizim kitabımız olduğuna göre ona eğilmekle, onun emir ve yasaklarına gönül verip uymakla mükellefiz.Rehberimiz o kitap ve onun mümessili Hz Muhammed Mustafa sav Efendimiz olursa , hayatta dinen hakkı batıldan, sahihi fasitten , ayırabilmiş oluruz.Bir müslümanın bu tefrik salahiyetini elde edebilmesi için iki adesesi vardır.Bunlardan biri Allah’ın kitabı, ikincisi de Resulu’nun sünnetidir. Fahri Alem sav Efendimiz : ‘’Yaradana isyana çağıran bir mahluka itaat olunmaz’’ buyurmuşlardır.

       Ehli hikmet de dilin gönlünün vekilliğini yapabiliyorsa , sözün istediğin işi görüyorsa , kılıcını kınına sok. Bir cahilin bir cahille arkdaşlık etmesine şaşılmaz. Fakat bir akıllı kişinin cahilin sohbetine devamına şaşılır. Çünkü bu alemde her şey kendine ait olmayandan kaçar , kendi cinsinden olana koşar.Ömrünü ahretin sermayesi yap ki dünyadan ne kazanırsan , eline ne geçerse o sana kazanç olsun.

       İnsan her an her yerde Cenabı Hakka layıkı ile kul olmaya çalışarak Onun huzurunda başını göğsüne doğru eğmeli ve gözlerini yumar gibi aşağı bakmalıdır. Allahın kaderi (ilahi program) ına itiraz etmeyip Hakkın zikrine devam etmeli; Hakkı ve halkı düşünmeli:Hakkı daima batıla tercih etmeli ; halktan ümit olunan menfaatin meydana gelmesini kadiri mutlak olan Cenabı Hakkın lutuf ve ihsanından beklemelidir..Rezzakı alem olan Cenabı Hakkın senin de rızk ve maişetine kefil olduğunu bilmeli , dünya işlerinde de halka zararlı olmayıp , bilakis mümkün olduğu kadar faideli olmaya çalışmalıdır.İşte insanın hidayet bularak yaşamasını tanzim eden bir plan ve program.

      Bayağı insanların mahallesinde oturma.Ayak takımı ile düşüp kalkma .Hava-i kişiler arasında gezme.Edepsizlerle sohbet etme.Büyük insanların bulunduğu yere git, onlarla sohbet et.Aklı başında irfan sahipleri ile konuş.Çünkü büyükler arasında olana düşman yaklaşamaz.İrfan sahipleri ile sohbette olana kötülük gelmez.

Lokman a.s oğluna nasihat edip diyor ki ‘’Ey yavrucuğum ! Eğer bir kimseyi kendine dost edinmek istersen , onu bir bahane ile öfkelendir ve nasıl davrandığına bak.Eğer o öfkeli olduğu halde sana insafla davranacak olursa, kendini dostluğa kabul et, aksi halde ondan sakın.’’

        (Hasan Hüdaverdi Burkay (k.s) Hazretleri'nin Mev’iza-i Hasene 2 Kitabı'ndan derlenmiştir)

bottom of page