RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAHIN ADIYLA
“Allahümme inneke afuvvun tühıbbül affe fağfu anni”
“Allah’ım! Sen affedersin; affetmeyi seversin. Beni de affeyle!”
Bir kez daha bin aydan hayırlı olduğu müjdelenen Kadir Gecesi’nin kapısındayız Sevgili Dostlar.
Cenab-ı Hak’tan bizleri sır içinde sır müjde içinde müjde saklayan bu mübarek gecenin hakikatine ulaştırmasını niyaz ediyor tüm ümmet-i Muhammed ile birlikte siz kıymetli okuyucularımıza da hayır dolu bir gece diliyoruz.
Kalbesimyaile’nin bu ayki sayısını itikat- ibadet ve niyet üçgeninde dini hayatımızı gözden geçirmeye ayırdık.
Önce kendimizden başlayarak sorguladık inancımız Kur’an ölçülerinin neresinde diye.
Hepimizin yaşadığımız hayatlar içerisinde inancımızın kuvvetine göre bir duruşumuz vardı. Daha insanlık serüvenimiz başlarken İblis tarafından küçümsenen noksanlıklarımız, acizliklerimiz aslında kulluk tacımızın en kıymetli cevheriydi. Çünkü kul eksikliklerinden yola çıkarak mükemmel olan Rabbine tam bir teslimiyetle bağlanıyor ve tevhide erebiliyordu. Ve Cenâb-ı Hakk “…ancak muhlis kullarım müstesna” diyerek müjdeliyordu ihlâslı kullarını. Bu müjdeye şahadet ederken anladık ki kulluk imtihanımızda “İMAJ HİÇBİR ŞEYDİR İHLÂS İSE HER ŞEY!”
Hakiki imana nasıl ereriz diye sorarken, soruların içinde bulduk cevabı, hakikate ermek için temizlenmek gerekiyordu. Duygularımızda, düşüncelerimizde ve davranışlarımızda Tevhide ters düşen ne varsa hepsinden arınmak şarttı. İç ve dış âlemimizde ne varsa Cenab-ı Hakk’ın ölçüleriyle şekillendirmeliydik. Çünkü "Arzuları (hevâsı) benim getirdiğim (İslâm gerçeğin)e uymadıkça hiç biriniz (olgun) mü'min olamaz." buyrulmuştu. Önce heva ve heveslerimizden başlamalıydık temizlenmeye zira “TESLİMİYET HEVA VE HEVESLERDE BAŞLAR” deniyordu.
Olgun bir mümin olmaya gayret ederken Allah’ın ehadiyetine de şahittik elbet. Allahü Teâlâ’yı tek ve benzersiz bilmek O’nu kendini tanıttığı esması ile tanıyıp tüm kusurlardan tenzih etmek, amelde ve niyette sağlam bir kaleye girmek zorundaydık ki kurtuluşa erebilelim. İhlâslı olan nedir, ihlâsa mani olan nedir sorgularken gördük ki “HALİS DİN YALNIZ ALLAH’INDIR”
Peki, biz bu dini nasıl yaşayacaktık? Ölçümüz tartımız ne olacaktı? Zahirde gördüklerimiz batını olmadan bizi selamete erdirebilecek miydi? Sordukça anladık ki “ZAHİRDEN BATINA İSLAM” şeriat ile başlayıp tarikat ile devam eden bir cevizin özü kabuğu dış kabuğu mesabesinde iç içe geçmiş ve birbirinden ayrılmaz bir bütün…
İnsan bu, hakikati arayışı ezelden ebede bir yolculuk adeta.