top of page

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Merhaba Yâ Şehr-i Ramazan!

Merhaba Yâ Şehr-iGufrân!

Merhaba Yâ Şehr-iNûr Zül Âtiye Vel İhsân!

Merhaba Yâ Şehr-iKur’an!

Merhaba Yâ Şehr-iİctimâ’

Merhaba Yâ Şehr-iTesâbih!

 

Yine yeni bir sayı ile sizlerle birlikteyiz Sevgili Kalbesimyaile okuyucuları.

Bu sayımızı ümmet-i Muhammed’in ayı olan Ramazan-ı Şerif’e ayırdık. Bir işe nasıl başlanırsa öyle bitirilir diyerek istedik ki hayırla başlayalım bu mübarek günlere. Dünya işlerinde ince ince hesaplar yapıp kılı kırk yararcasına nasıl duruyorsak meselelerimiz üzerinde, iki cihan saadetine vesile bu kutlu günler için de aynısını hatta daha fazlasını yapmalıyız diyerek çıktık yola. Gördük ki ramazan-ı şerif kıymeti kendisinden menkul oruç ibadetiyle birlikte göz ardı ettiğimiz pek çok kıymetli ibadetlere de fırsatlar sunuyor. Sayılı gündür çabuk geçer kaygısıyla her anını nasıl doldurabilirizin cevabını aradık.

Önce niyet gerekti halisâne: “Niyet Ettik” bu ramazanı kaçırdığımız diğer ramazanlardan farklı yaşamaya, kalplerimizi kurup, bir kutlu sükunet içinde Rabbimize yakınlaşmaya…

Ve niyaza durduk: “Bizi Ramazan’ın Hakikatine Eriştir Yâ Rabbi!” diyerek. Ramazan coşkusunu mide fesadına çevirecek türlü yönlendirmeyle bizi ramazanın istifadesinden geri bırakacak çeşit çeşit modern zaman oyunundan yüz çevirip hakikatine talip olduk bu mübarek günlerin.

Ne yapmalı, nasıl hazırlanmalı diye düşünürken çevremizdeki gürültülü hazırlıklar çekti dikkatimizi. Dehşetle gördük ki bizler farkına bile varmadan yaşamaktan çok kutlamaya dönmüş ramazanlar. “Kutlayalım mı? Yaşayalım mı?” diye sorarken anladık ki sıyamsız, kıyamsız ve Kur’ansız geçecek günlerimizin kârı açlıktan başka bir şey olmayacak.

Bir yol haritası araştırdık sonra. Kulluğumuzu orucumuzla pekiştirirken elimizden tutacak, bizi ibadetlerimizin özüne taşıyacak, attığımız her adımı sağlama alacak bir harita, bir pusula… Asırlar evvelinden, Hira’da yankılanan İkra’da bulduk cevabımızı: “Kur’an Kulluğun Yol Haritasıdır”

Namazla, oruçla, Kur’anla talip olduk kulluğa fakat yol aldıkça gördük ki “Rabbim, ben Seninle kalmak, Seni Seninle bilmek, Seninle tanışmak istiyorum” iradesini ortaya koymadan eremeyecektik “Sırrın Sırrı: İtikâf”a. Niyet ettik niyet eyledik Allah’tan maadasından el çekip içimizle dışımızla itikâfa…

Bunca niyetten ve sözden sonra Hüdaverdi Hazretlerinin kalemiyle vardık ihlas kapısına. “İbadette İhlasın Önemi” ni okurken Efendi Hazretlerinin dilinden, bir kez daha anladık ki niyet olmadan amel; amel olmadan kemâl olmuyor. Niyetin kuvveti ise ancak ihlas ile mümkün oluyor.

Velhasıl bizler Ramazan-ı Şerif’in her anıyla bir temizlik, dinginlik ve bir kulluk provası olduğuna iman tazeledik. Niyetinden ibadetine kadar her şeyiyle sade Allah için, sade O’nun rızası için yaşandığında anlam kazanacak otuz günlük bir süre… Niyazımız o ki okuyup öğrendiğimiz hakikatlerin ışığında değerlendirebilelim bu yılki ramazanımızı. Ve sayılı günle kalmayıp hayatımızın geneline yayabilelim…

Şimdiden her birerlerinize hayırlı Ramazanlar Kıymetli Okuyucular…

bottom of page