top of page

ELHAMDÜLİLLAH’IN İSTİĞFARI

Sırrı Sakatî Hazretleri (ks) bir gün, “Bir defa sevinçle ‘’Elhamdülillah’’ dedim. Otuz senedir onun günahını affettirmek için, üzüntü ile istiğfar ediyorum.” dedi. Yakınları: “Nasıl olur, ya İmam? İnsan Allah’a hamd ettiği için günaha mı girer ki otuz senedir bunun affı için tevbe ediyorsunuz?” Diye sordular.

Şöyle anlattı: “Bağdat mescidinde, “Müslümanların dertleriyle dertlenmeyenler, bizden değildir.” hadis-i şerifini okuttuğum sırada, dışarıdan bir adam geldi. Nefes nefese yanıma gelen şahıs Bağdat çarşısında büyük bir yangının çıktığını, her tarafı yakıp yıktığını ve bütün Müslümanların servetlerini kül edip göğe savurduğunu söyledi. Ben de “Çok şükür, dünya malından kurtuldum.” dedim. Ancak gelen kimse bir anlık tevakkuftan sonra sözüne şöyle devam etti: “Senin dükkânına hiçbir şey olmadı.” dedi. Ben de boş bulunup “Elhamdülillah” deyiverdim. İşte bu ateş otuz yıldır içimden çıkmadı. Hatırladıkça bütün Müslümanların başına gelen bu felaketi hiçe sayarak, sadece nefsimi düşünmüş oldum. Hâlâ bu hareketimin verdiği pişmanlık istiğfar ediyorum ve Cenab-ı Hak’tan, beni sadece nefsini düşünen Müslümanlardan eylememesi için, dua ve niyazda bulunuyorum. Oysa sırrı Sakatî Hazretleri (ks) yangından hemen sonra “Herkesin malı yandı benimki kaldı.” diyerek dükkândaki malları Allah rızası için, fakirlere dağıtmıştı.

 

SIRRI SAKATÎ HAZRETLERİ KİMDİR?

155’te (772) Bağdat’ın Kerh semtinde doğdu. Babasının hurdacılık (sakatî) mesleğini devam ettirerek geçimini sağladı. Hayatının ilk döneminde hadis tahsil etmek için Mekke’ye kadar uzanan seyahatlerde bulundu. Tasavvuf yolunu tutmasında üstadı Ma‘ruf-i Kerhî ile Habîb er-Rai’nin etkisi vardır. Ma‘ruf-i Kerhi ve Haris el-Muhasibi ile Bişr el-Hafi gibi dönemin ünlü sûfilerinin sohbetinde bulunan Seri es-Sakati, Cüneyd-i Bağdadi’nin dayısı ve üstadıdır. Menkıbeleri, sözleri ve fikirleri genellikle Cüneyd Bağdadi tarafından nakledilmiştir.

Bağdat’tan kuzey bölgelerine yaptığı seyahatler sırasında Seri es-Sakati birçok sufî ile tanışma imkânı buldu. Abadan’da Basra tasavvuf ekolüne mensup sufilere ait bir zaviyede riyazete girdi. Yolculuk esnasında karşılaştığı Ali el-Cürcani ona Suriye’ye gitmesini tavsiye etti. Suriye’de İbrahim b. Edhem’in fütüvvet ve ihlas temelli tasavvuf anlayışını devam ettiren sufîlerden etkilendi. Bir süre Dımaşk, Remle, Kudüs ve Tarsus’ta ikamet etti. Altmış yaşlarında iken o bölgede Bizanslılar’a karşı cihada katıldıktan sonra 218 (833) yılında Bağdat’a yerleşti ve hayatının sonuna kadar burada yaşadı. Serî es-Sakatî’nin kabri Bağdat’taki Şuniziyye Kabristanı’nda Cüneyd-i Bağdadi’nin yanı başındadır. 

bottom of page