top of page

Silsile-i Meşayih-i Nakşibendiyye’den olan Yakub-ul Çerhi Hazretleri, bundan sekiz yüz sene kadar evvel yaşamıştır.Ailesi tarafında..

Tasavvuf büyüklerinde Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerine (ks.) murâkabeyi yani kalbi dünyevî düşüncelere karşı koruma ve kontrol etme işini nereden öğrendiği suâl edilince şöyle cevap vermişti:

Sabaha kadar gözyaşları sel olmuştu. İçli içli ettiği dualarda Allah için çıkılacak bir seferden geri kalmanın acısı vardı. Sıcağın kavurduğu bir zamanda Allah Resulü’nün (sav.) dünyanın

Benî israil'de bir abid vardı, ona filan yerde ağaçtan yapılmış bir put vardır. Bir kısım insanlar ona Allah diye taparlar, dediler. Kızdı ve kalktı. Baltayı omzuna alıp o putu kırmağa gitti.

Sırrı Sakatî Hazretleri (ks) bir gün, “Bir defa sevinçle ‘’Elhamdülillah’’ dedim. Otuz senedir onun günahını affettirmek için, üzüntü ile istiğfar ediyorum.” dedi.

Merv şehri kadısının bir kızı vardı. Şehrin eşraf ve ileri gelenleri bu kızı istediler. Kadı, danışmaya ehil olanlarla meşveret etti.

Ebu Said el-Hudri (ra.) anlatıyor, Resûlullah (sav.) bize bir hutbe verdi ve buyurdu:

“Ey Nâs! Bildiğini söyleyen âlimin ve duyduğunu öğrenip

Bir gün Musa Peygamber dış görünüşünde ada­letsizlik ve zulüm görünen gizemli olayların, iç yüzündeki adaleti görmek ister. Bunun için Allah'a yalvarır. Hikmetler sahibi Allah (CC.) bu duayı kabul eder.

Beyazıd-ı Bestamî (k.s) hazretleri bir istiğrak halinde yüce Allah’a arz ederek: “Ya Rabbi, dostlarınla beni tanıştır, onları göreyim” der. Allahu Teâlâ (c.c) da bu arzını kabul eder,

Şam’da yaşayan meşhur Velilerden Ahmet bin Ebu’l Havari "rahmetullahi aleyh" Hazretlerine;


- Efendim, yanımızda gıybet edenler oluyor. Ne yapalım? diye sordular.

Birisi bir gün Hâtim-i Esam’ı evine davet etmişti. Fakat kabul etmedi. Israr edince ona:“Gelirim ama üç şartım var. Nereye istersem oraya otururum. İstediğimi yerim.

bottom of page