Berat Gecesinin Önemi
Şaban-ı şerifin ondördünü, onbeşine bağlayan gece, mübarek Berat gecesidir. Berat, Beraat'dan gelme bir kelimedir. Kurtulma, azad olma mânâlarını taşır. Bu sebebden bu mübarek gece, günahlardan kurtulma ve azat olma gecesidir.
Rahmetli Hacı Zihni Efendi, Kitabüs Selât isimli eserinde Şabanın onbeşinci gecesi için diyor ki:
"Bu mübarek gece senelik, Cuma gecesi haftalık, Kadir gecesi de ömürlük günahı mükeffir (yok edici) dir. Bu gece ertesi senenin âcâl (eceller) ihya, erzak, izâz gibi umurunun takdir olunduğu gecedir. Hakk Celle ve Âlâ onun hakkında mealen; (Her hikmetli emir onda ayırt edilir) buyurmuştur. Bu mübarek gecede Cenâb-ı Hakk c.c. hayrı, yağmur gibi yağdırır."
Bir hâdisl-i şerifte: "Beş gece vardır ki, onlarda duâ geri çevrilmez. Cuma gecesi, Recebin ilk gecesi, Şabanın yarısının gecesi (Berat gecesi), Ramazan Bayramının gecesi ve Kurban bayramının gecesi."; diğer bir hâdisl-i şerifte de, "Beş geceyi ihya edene cennet vacip olur; Terviye gecesi (Zilhiccenin sekizinci gecesi), Arefe gecesi, Ramazan bayramı gecesi ve Kurban bayramı gecesi, Şaban yarısının (Berat) gecesi." buyruImuştur. Yine Cenâb-ı Peygamber s.a.v. Efendimiz buyurmuşlardır ki: "Şabanın nısfı (yarısı) olduğunda gecesini kaim (uyanık), gündüzünü saim (oruçlu) olun, zira o gece, güneş batarken Hak'kın emri nâzil olup, güneş doğuncaya kadar - İstiğfar eden yok mudur ki; mağfiret edeyim. Rızık isteyen yok mu ki, merzuk edeyim. - diye nida vaki olur."
Peygamber s.a.v. Efendimizin bu gecede çok namaz kıldığı, rüku ve sücudu çok ettikleri bilinmektedir. Nitekim Hz. Ayşe validemiz, bu gecede Resul-lulah'ın sabah oluncaya kadar, ibadet ve taatle meşgûl olduklarını, rüku ve sücuttan asla fariğ olmadıklarını görmüşler, nihayet dayanamayıp:
- Ya Resullulah! Anam, babam sana feda olsun. Niçin bu kadar nefsinize cebr ediyorsunuz? Cenâb-ı Hakk senin geçmiş günahlarını af ve mağfiret etmedi mi? demesiyle Resulullah s.a.v. Efendimiz:
- Ya Ayşe! Sen bu gecenin ne olduğunu biliyor musun? buyurmuşlar. Hz. Ayşe validemiz de:
-Allahın Resulü bilir; diye mukabele edince; Resulullah s.a.v.
- Ya Ayşe bu sene içinde doğacak, ölecek her çocuk bu gecede deftere
kaydolunûr. Bu gecede herkesin erzakı tertip olunûr. Bu gecede herkesin
ef'ali ve amâli Rabbül izzeye ref olunûr... buyurmuşlardır. Başka bir rivayette de, Hz. Ayşe validemiz bu hâdis-i şerifi şu şekilde beyan ettiler, "Resulullah s.a.v.
- Ya Ayşe bu gece ne gecesidir? buyurdular. Ben de:
- Allahın Resulü bilir; diye mukabele edince; Resullullah s.a.v, de:
- Ya Ayşe! Bu gece Şabanın onbeşinci gecesidir. Dünya âmâlleri, kulların
âmâli Allah'a ref olunûr... buyurdular. Sonra kalktılar namaz kıldılar, secdelerini çok uzattılar. Hatta bir kere o kadar çok uzattılar ki, ben onun uzun secde
ettiğinden çok korktum, mübarek ruhlarının kabz edildiğini zannettim. Hemen kendilerine yaklaşıp mübarek ayaklarına dokundum. O, secdede idi. Allahü
Tealâya tesbih ettiğini gördüm."
Cenabı Peygamber s.a.v. Efendimiz: "Şaban ayının onbeşinci gecesi ve iki bayram gecesi ibadette bulunanın kalbi ezeli nûr ile parlar" buyurmuşlardır. Mevlâ-i Müteal bu nûru görmeyi, bulmayı ve bu nûr ile nûrlanmayı nasibi müyesser buyursun.
Bu mübârek geceye Leylei Berat denildiği gibi, "Leylei Mübarek" "Leylei Sakk" ve "Leylei Rahmet" dahi denilmektedir.
Bu mübarek Berat Gecesi, Kur'an-ı Kerimin Levhi Mahfuzdan, yedinci semadan dünya göğüne inmiş olduğu gecedir. Bu mübârek geceye ait şu beş haslet, bu gecenin nasıl bir gece olduğunu anlatmaya kâfi gelir sanırım:
1. Her mühim iş, o gece tefrik edilir.
2. Bu geceki ibadetin fezaili çok büyüktür.
3. Bu gece rahmeti ilâhiye feyezan eder.
4. Bu gece, mağfiret gecesidir.
5. Bu gece, Resulullah s.a.v. Efendimize şefaat hakkının tamamının verildiği gecedir.
Resulü Ekrem s.a.v. Efendimiz, Şaban-ı şerifin 13 ncü gecesi ümmeti hak-kında şefaat istemiş, bu şefaatin üçte biri verilmiş. Ondördüncü gecesi yine istemiş, üçte biri daha verilmiş. Onbeşinci gece yine talep etmiş, bu gece de şefaatin tamamı kendisine ihsân olunmuştur. Bu şefaatten ancak devenin ürküp kaçtığı gibi, Allah'dan kaçanlar mahrum kalmışlardır.
(Hasan Hüdaverdi Burkay (ks) Hz'nin "Hüdaverdi İlmihali " Kitabı'ndan alıntıdır.)