top of page
photo (18).png

DOĞRU VE İSABETLİ BİLGİ

Doğru bilgi, doğru imanı, doğru düşünceyi ve terbiye neticesinde doğru ameli gerektirir. Bilgi yanlış olursa, iman da düşünce de amel de yanlış olur.
     Doğru bilgi, kaynağı sağlam, ilâhî bilgiye yani vahyi oluşturan Kitap ve Sünnete ters düşmeyen, icmaa zıt olmayan, İslam müctehidlerinin ittifak ettiği konulara aykırı olmayan, tecrübî bilgilere de ters düşmeyen bilgidir.
     Kendisi ve bilgisi en doğru olan Allah Teâlâ’dır. Allah’ın bilgisine ulaşmanın yolu Kur’ân-ı Kerîm’e ulaşmaktır. Kur’ân doğru bilginin ta kendisidir. İşte bu konuda şu âyet-i kerîme manidardır:
     “Sıdkı/doğruyu getiren (Peygamber) ve onu tasdik edenler işte bunlar muttakî (hatadan korunan kimse)lerdir.” (Zümer, 39/33)
     Muttakî, vikaye kökünden gelir; vikaye korumak, ittikâ korunmak, muttakî kendisini hatadan koruyandır. Takvanın en alt derecesi küfür ve şirkten takva, normal derecesi büyük-küçük günahlardan ve şüphelilerden takva ve en üst derecesi diğer ikisi ile birlikte gafletten takvadır.
     İsabetli bilgi ise ilim, tecrübe ve basîret üçlüsünün ortaya koyduğu bilgidir.  İsabetli bilgi, muntazamdır, tecrübelerin onadığı, konularla ilgili çok yönlü bilinen, akl-ı selîme ters olmayıp kalb-i selîmin tasdik ettiği bilgidir. 
     İsabetli bilgi, hikmetli bilgidir ve hikmetin kendisidir. Hikmet, bir şeyi yerli yerine koymaktır. İşte bu konuda da Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
      “Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alır.” Bakara, 2/269)
     Doğruluğun bilgisine sahip olmayana diğer bütün bilgiler zarar verir, denmiştir.
     Bilgi, büyük adamı alçakgönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı kibirlendirir, denmiştir.                           
      İnsanın bilgisi arttıkça tevazuu da artar. İşte bu da büyüklük alametidir. Bilgisi sahih değilse veya kendisini ne olduk delisi kılıyorsa, başkalarına karşı o bildiği şeylerle kibirleniyorsa işte bu da küçüklük alametidir. Akıllı adam, kendisini daima kendisinden üstünle kıyas edip altta görüp bir üst seviyeye ulaşmaya gayret eder.                                                                          
      Çok bilen, çok şeye dikkat eder, insanın bilgisi muntazam olmazsa, bilgisini artırdığı derecede düşüncelerinin şirazesi bozulur, denmiştir.
     İslam’a göre muntazam bilgi, akâid konusunda Usuliddîni, amelî konuda Usul-ı fıkıh ile İslam ahkâmını üstad elinden almak, Kur’ân-ı Kerîm’i dirayet ve rivayet tefsiri ile ehlinden okumak, konularına göre telif edilmiş en az beş-on ciltlik hadisleri şerhiyle hazmetmek, fıkhıssîre usuliyle Hz. Peygamber’i (s.a.s.) tanımak, özet de olsa İslam tarihini ve yıkılış tarihini bilmek suretiyle elde edilen bilgidir.
     İbrahim CÜCÜK

bottom of page